Ebeveynler İçin İletişim Rehberi

Bizim için dünyadaki en muhteşem şeyler çocuklarımızdır şüphesiz. Onlar içindir “yeter ki okusun ceketimi satarım” cümleleri. Ama bazen onları bu kadar çok severken, farkında olmadan öyle yaralarız ki. En büyük yarayı da onları anlamadığımızı düşündükleri zaman açar ve ara ara kanatırız maalesef…

Şimdi sizlerle gerçek hayatta şahit olduğum – ki tamamı gerçek- birkaç küçük hikayeyi paylaşmak istedim. Bu hikayelerden bazılarını bizzat çocukluğumuzda  ya da çocuklarımızla yaşamışızdır, Bazılarını görmüşüzdür, bazılarına kulak misafiri olmuşuzdur. Şimdi bu küçük “gerçek  hikayeleri”  paylaşıyorum sizlerle. Farkındalığınız artmasına katkıda bulunması umuduyla…
VAKA 1

Canan 9 yaşında. Bir gün evde anne ve babası salonda oturup konuşurken onları duydu. Yeni bir araba alınacaktı ve bundan Canan’ın haberi yoktu. Bu duruma o an biraz içerledi ama yeni bir araba fikri onu heyecanlandırmıştı. En çok istediği şey “pembe bir araba” idi. İçindeki pembe arabanın kendine yaşatmış olduğu mutluluk ile salonun ortasına geldi ve babasına “ Babacığım, lütfen yeni arabamız pembe olsun” dedi. Bunu duyan baba önce biraz şaşırdı. Sonra eşine baktı ve Canan’a dönüp “ Saçmasapan konuşma akşam akşam! Pembe arabayı ben nereden bulayım sana, hem pembe arabaya binecek halim yok ya! Koskoca adamım ben! Hadi odana git, tövbe tövbe!”

Cananın ilk yaptığı şey odasına gidip hıçkıra hıçkıra ağlamaktı… ( Konuşması engellendi, çocuğu kızdırıp küstürdü )

BABA NE YAPMALIYDI?

Öncelikle yeni bir araba alınıyor ve bu aile için önemli bir durum. Bu durumdan çocuğun haberdar edilmesi ve fikrinin alınması gerekiyordu.

İkinci olarak; babanın yaptığı yanlış davranış; çocuğun fikrini önemsememiş ve çocuğun onurunu kıracak bir şekilde uyarmşıtır. Bu hakarete maruz kalan çocuk, kendi düşüncelerinin ebeveynleri için önemli olmadığına inanmaya başlayacağı gibi bundan sonra herhangi bir konuda ailesine fikrini söylemekten vazgeçebilir. Bu durum belli süre sonra çocuğa, sadece fikirlerinin değil kendisinin de “ailesi için önemsiz ve değersiz olduğunu” düşündürebilir.

Baba çocuğuna şöyle bir açıklamada bulunmalıydı:

Öncelikle yeni bir araba alacağımızı sana söylemeyi unuttuğumuz için senden özür dileriz. Aslında pembe bir araba fikri ilginç olabilirdi. Ama biliyorsun ki arabayı genelde  ben kullanacağım ve  pembe bir araba bir erkek için uygun olmayabilir. Çünkü pembe arabayı genelde bayanlar kullanır. İstediğin başka bir renk varsa mesela kırmızı renk bir araba olabilir. Çünkü kırmızı renk arabayı hem bayan hem erkekler kullanabiliyor, ne dersin?”

 

VAKA 2

Ezgi 16 yaşında. Evlerindeki en önemli kural “Akşam sekizden sonra kimse dışarıda olamaz”. kuralıdır. Ezgi bir gün saat sekiz buçuk gibi eve geldi. Çünkü bir aksilik olmuş ve bindiği otobüs kaza yapmıştı. Ezgi mecburen başka bir otobüse binip gelmişti. Eve geldiğinde onu kapıda babası karşıladı önce. Ezgi içeri girer girmez bir tokat patlattı yüzüne. Ezgi ne olduğunu anlamadı. Babasının “ Sen kimsin de benim koyduğum kuralı çiğniyorsun? ” dediğini duyabildi sadece. Ezgi güçlükle “Baba! otobüs, kaza…”  derken, baba olanca siniriyle “Kes sesini! Bir de utanmadan yalan söylüyor” diyordu. Annesine döndü Ezgi çaresizce. “ Anne bari sen babama bir şey söyle” diyebildi gözlerinden akan yaşı silerken. “Baban doğru söylüyor, kim bilir hangi arkadaşınla lafa daldın da saati fark etmedin.” dedi annesi. Ezgi yalancılıkla suçlanmayı hazmedemiyor, ailesinin kendini dinleme zahmetinde bile bulunmamasından dolayı aşırı bir öfke duyuyordu. Anne ve babasının yanlarına gitti ve “ siz benim bu hayatta gördüğüm en aptal insanlarsınız” dedi ve masanın üzerinde ne varsa hepsini sağa sola fırlattı ve kapıyı çarpıp çıktı. ( Dinlemeden yargılamak karşı saldırıya yöneltir)

AİLE NE YAPMALIYDI?

Öncelikle aile kızlarının neden geç kaldığını öğrenebilir veya başına bir şey geldiğini zannedip endişelendiklerini Ezgi’ye söyleyebilirlerdi. Bunu yapmadıkları gibi, kızlarının yapmaya çalıştığı açıklamayı dinlemediler. Babanın kızına vurması ise Ezgi’ye şu mesajı verdi: “ benim kurallarım senin başına kötü bir şey gelme ihtimalinden bile daha önemlidir.” Sonra anneye yapılmaya çalışılan açıklama, iplerin kopmasını iyice tetikleyecek son bir darbe oldu. Çünkü çocuk anneye bir açıklama yapmaya çalıştı. Anne bu açıklamayı dinleme zahmetinde bulunmadığı gibi kızını “yalancılıkla” suçlamaktan da geri kalmadı. Evde önemsenmediğini ve dinlenmediğini hisseden çocuk, kendini değersiz hissetmiş ve o da ailesine sözel ve fiziksel bir şekilde saldırıda bulundu.

Aile şöyle bir yol izlemeliydi:

“Kızım saat sekizde evde olmanı bekliyorduk. Neden geç kaldını Başına bir şey gelmiş olabileceğini düşündüğümüzden dolayı çok endişelendik çünkü şimdiye kadar hiç bu kuralı ihlal etmemiştin. Geç kalmana sebep olacak  önemli bir şey olmalı.” Ezgi geç kalma sebebinin, bindiği otobüsün kaza  yapması olduğunu söylediğinde ise “ Sen iyi misin? Çok korkmuş olmalısın?” deselerdi, bu yaşanılan talihsiz olay engellenebilirdi. Ayrıca Ezgi ailesinin kendisi için endişelendiğini gördüğünde kendisini daha değerli hissederdi.

VAKA 3

Akın 7 yaşında. ilkokula yeni başlamış. Okulun yedinci haftası. O gün Akın için harika bir şey olmuştu. Öğretmeni Akın’ın sınıftaki  başarı elmasını tamamen kızartmıştı bugün. Elmayı kıpkırmızı görünce sevinçten havalara uçmuştu. Sabırsızlıkla bu günü bekliyordu çünkü. Eve gelip bunu annesine babasına söyleyeceği anı iple çekiyordu. Sonunda o an gelmişti. Servisten indi eve koşarak geldi.  “Anne öğretmenim elmamı kızarttı bugün ” dedi sevinçle. Anne, oğluna yarı üzgün yarı kızgın baktı. “ Bugün öğretmenin ile konuştum, senden önce birkaç kişininki çoktan kızarmış bile” dedi. Akın başı önde odasına gitti. Ve artık okula gitmemeye karar verdi. ( kıyaslamak çocuğunuza sadece kötü hissettirir.)

ANNE NE YAPMALIYDI?

Anne öncelikle çocuk için önemli bir olayı görmezden gelerek kıyaslamaya gitmiştir. Bu kıyaslama çocuğa  “ başarısının yetersiz olduğu ve annesi için bir önem taşımadığı” mesajını verir. Böylece çocuk kendini yetersiz hisseder, güvenini ve okula karşı olan ilgisini kaybeder.

Anne nasıl bir tepki vermeliydi?

“ Elmanın kızarması harika bir şey! Öncelikle bunun için seni tebrik ediyorum. Artık öğretmenin de başarılı bir öğrenci olduğunun iyice farkına vardı demektir. Bu haberi baban geldiğinde mutlaka onunla da paylaımalısın. Çünkü onun da çok sevineceğinden ve seninle gurur duyacağından eminim.”

Bu sayede çocuğun başarısı çocuğa iyice fark ettirilebilir ve okulda daha fazla başarılı olmaya teşvik edilebilirdi.

VAKA 4

Ege 5 yaşında. Tren istasyonunda tren bekliyor babası ile. Babasına Playland’a gitmek istediğini söylüyor. Babası umursamaz bir tavır ile oğlunu dinliyor. Baba en son Ege’nin ısrarına dayanamıyor ve “ tamam seni yarın istediğin yere götüreceğim” diyor. Sonra baba mırıldanıyor ve “yarın nasıl olsa unutur” diyor. Ege biraz daha kızgın bir şekilde “ hep aynı şeyi söylüyorsun, söz veriyorsun ve tutmuyorsun, beni kandırıyorsun. Görürsün bende sana verdiğim hiçbir sözü tutmayacağım.” diyor. ( Tutulmayan sözler, çocuğun anne babaya duyduğu güveni azaltır. Kuralları ihlal etmesine sebep olabilir.)

BABA NE YAPABİLİRDİ?

Öncelikle babanın tavırlarından gördüğümüz, oğluna gerçekten dikkatini ve ilgisini vermediğidir. Oğluna bir söz vermiştir ve bu sözün “anı kurtarmak” için verilmiş bir söz olduğu çocuğun ““ hep aynı şeyi söylüyorsun, söz veriyorsun ve tutmuyorsun, beni kandırıyorsun.” sözlerinden kolayca anlaşılmaktadır.

Baba oğluna şu açıklamayı yapmalıydı:

“Playland’a gitmeyi çok istediğini biliyorum. Üzgünüm ama yarın seni Playland’a götürebileceğimi sanmıyorum. Çünkü yarın büyükanneni hastaneye götüreceğim ve akşama kadar onunla ilgileneceğim. Ama istersen cumartesi günü gidebiliriz, ne dersin? Hem cumartesi günleri palyaçoda geliyormuş oyun merkezine. Bir palyaço ile tanışmak isteyeceğini düşünüyorum.”

Baba burada öncelikle çocuğu ile empati kuruyor ve onun isteğini gerçekleştiremeyeceği için üzgün olduğunu belirtiyor. Sonra neden bu isteğini gerçekleştiremeyeceğini açıklıyor. Son olarak çocuğuna onu Playland’a götürebileceği başka bir tarih ve güzel bir sebep – palyaço- sunuyor. Böylece çocuk isteklerinin kulak ardı yapılmadığını ve babasının, isteklerine değer verdiğini kolaylıkla kavrayabiliyor.

Psikolog Burak ASLAN
Özel Boğaziçi Aile Danışma Merkezi