Panik Atak Nedir?

Panik atak, kişinin günlük yaşantısında yol açtığı sıkıntılar ve yaşattığı bedensel belirtilerin şiddeti nedeniyle, danışanların en sık yardım almak için başvurduğu kaygı bozukluğu türlerindendir. Ani ortaya çıkan yoğun bir endişe-kaygı nöbeti diye tanımlanabilir. Kişi çoğu zaman çok yüksek oranda bir kendini kaybetme endişesi, ölüm korkusu ve bu atakların ne zaman geleceği ile ilgili bir beklenti kaygısı ile başvuruda bulunur. Bu şekilde yoğun bir kaygı içinde olan kişi bir an önce o ortamdan kaçmak ve uzaklaşmak ister. Bu kaçma durumu kişiyi sosyal ortamlardan uzaklaştırıp eve hapsedebildiği gibi, sıklıkla hastanelerin acil servislerine başvurma şeklinde de görülür. Panik bozukluk diğer kaygı bozukluklarıyla beraber en sık görülen ruhsal problemlerden biridir. Kaygı bozuklukları tedavi edilmediklerinde kişinin günlük yaşantısında önemli derecede işlevsizliğe, kendini toplumdan soyutlamasına, iş ve özel yaşantısında zorluklar yaşamasına ve dolayısıyla bazı başka psikolojik belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olabilir.

 

Panik bozukluğu kendini oldukça güçlü bedensel belirtilerle gösterebilen bir kaygı bozukluğudur. Aşağıdaki belirtilerden dördünün ya da daha fazlasının kişide aniden başlaması ve 10 dakika içinde en yüksek düzeye ulaşması durumunda panik atak durumundan bahsedilebilir: (DSM-IV’ kriterlerine göre)

 

  1. Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama ya da kalp hızında artma olması
  1. Terleme
  1. Tüm vücutta titreme ya da sarsılma
  1. Nefes darlığı, boğuluyor gibi olma duygusu
  1. Soluğun kesilmesi
  1. Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi
  1. Bulantı ya da karın ağrısı
  1. Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma
  1. Gerçekdışılık duyguları ya da benliğinden ayrılmış olma
  1. Kontrolü kaybetme ya da çıldırma korkusu
  1. Ölüm korkusu
  1. Uyuşma ya da karıncalanma duyumları
  1. Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları

 

Bu belirtiler sadece panik bozukluğuna özgü değildir. Bu nedenle bu belirtilerin psikolojik kökenli olup olmadığının ayrımına varabilmek için, öncelikle bu belirtilerin görülebileceği tüm tıbbi hastalıklar araştırılıp sorunun başka bir tıbbi duruma bağlı olup olmadığının araştırılması gerekir.

 

Panik atak, bu sorunu yaşayan kişi için oldukça zorludur ve bu zorluğun asla küçümsenmemesi gerekir. Kişi atakların ev dışında daha çok gelmesi durumunda git gide dış dünyadan kaçınmaya, işinden uzaklaşmaya ve işte zorluklar yaşamaya, sosyal ortamlardan uzak durmaya başlayacaktır. Ataklar geldiğinde sıklıkla hastaneye gitme ihtiyacı duyabilir. Her birey hayatının herhangi bir döneminde böyle bir durumla karşı karşıya kalabilir, bu nedenle bu belirtiler farkedilmeye başlandığında önlem almalı ve gerekli durumlarda profesyonel yardım almak için başvurmalıdır.

 

PANİK ATAK NEDEN OLUR

 

Panik bozukluk bir kaygı bozukluğu türü ve kaygının vücutta yarattığı bir takım belirtiler var diye yukarda bahsetmiştik. Panik atak yaşayan kişi için bu belirtilerden en çok zorlayıcı olanı ise çoğunlukla kalbin çok hızlı şekilde atması ve nefes alamıyorum hissi olmaktadır. Bu belirtilerin neden ortaya çıktığını bilmeyen kişi için bu olay üzerindeki kontrolünün sıfır olması anlamına gelir ki bu durum kişinin kaygısını çok daha yüksek boyutlara ulaştırır. Bu nedenle panik atak ile başvuran bir danışana, ilk önce bu kaygı mekanizmasını ve vücuttaki belirtilerinin neden oluştuğunu anlatıyoruz ve sonra bu durumu kontrol edebilmesi için egzersizler ve bazı üstüne gitme ödevleri veriyoruz..

 

Panik bozukluğu ile ilgili şu ana noktaları dikkate almak gerekir:

 

Panik bozukluğu ölüme yol açan bir hastalık veya bir kalp bozukluıu değildir. Panik atağı sırasında insanların öldüklerine, delirdiklerine ya da kontrol dışı davranışlarda bulunduklarına ilişkin hiçbir tıbbi bilgi yoktur. Panik atak bir kaygı nöbetidir ve kişi bu esnada savaş kaç mekanizması nedeniyle hızlı ve kesik kesik nefesler aldığından kalp atışları hızlanır ve diğer bedensel belirtileri yaşar. Doğru nefes alma teknikleri ve bilişsel davranışçı terapi yöntemi ile bu belirtiler kısa sürede kontrol altına alınabilir. Terapi sürecinde kişinin atakları yaşamaması değil, ataklar üzerinde kontrol sağlayabilmesi kişiye öğretilir. Bu kontrol geliştikçe zaten ataklar korku ve kaygı durumu ortadan kalktığından son bulmaya başlar. Bu nedenle bu atakları yaşayan kişilerin zaman kaybetmeden psikolojik destek için başvuruda bulunması, günlük yaşamlarının işlevselliğini geri kazanmaları açısından önemlidir